Başbuğ’dan Paylaşım

İlker Başbuğ’un Mahir Polat ve Tutuklu Öğrencilerle İlgili Paylaşımına Tepkiler Yağdı Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, son günlerde gündemdeki yerini tutan protesto gösterilerinde gözaltına alınan ve tutuklanan üniversite öğrencileri ile İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat hakkında sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama ile büyük bir tepki topladı. Başbuğ, yaptığı paylaşımda,”İnsanın kendini ailelerin yerine koyduğunda, gönlünden Mahir Polat’ın ve üniversiteli gençlerin tutuksuz yargılanması geçiyor,” ifadelerini kullanarak tutuklamalarla ilgili görüşlerini dile getirdi. Ancak, kısa süreliğine gündeme gelen bu açıklama, sosyal medyada farklı kesimlerden sert eleştirilerle karşılaştı. Son dönemde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na destek için düzenlenen gösterilerde, 301 öğrenci tutuklanmış ve 290’ın üzerinde üniversite öğrencisi halen tutuklu bulunuyor. Ayrıca, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, 23 Mart’tan bu yana Silivri Cezaevinde tutuluyor, ve sağlık durumu oldukça ciddi bir şekilde kötüleşmiş durumda. Başbuğ’un, protestolar ve tutuklamalar konusundaki sessizliğini, bu konuyu gündeme taşıyan ilk açıklaması ise birçok kişiyi şaşırttı. Birçok sosyal medya kullanıcısı, Başbuğ’un bu açıklamayı haftalar sonra yapmasını ve açıklamanın tonunun oldukça yumuşak olmasını eleştirdi. Bununla birlikte, bazı kullanıcılar eski Genelkurmay Başkanı’nın görevde olduğu dönemde yapılan operasyonları hatırlatarak, o dönemdeki uygulamaları ve özellikle “Kozmik Oda” baskınlarını gündeme getirdi. Başbuğ’un açıklaması, sadece protestolarla ilgili tutuklamalara dair değil, aynı zamanda Türkiye’deki hukuk ve adalet uygulamaları hakkında da bir tartışma başlattı. Bazı eleştirmenler, Başbuğ’un söylemlerinin sadece bir kısmı yansıtmakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’nin geçmişindeki askeri müdahalelere ve baskılara da atıfta bulunduğunu belirttiler. Geçmişteki olaylarla kıyaslamalar yapan sosyal medya kullanıcıları, Başbuğ’un açıklamalarının samimiyetini sorguladı ve siyasi içerikli protestoları bastıran eski uygulamalara karşı nasıl bir duruş sergilediği konusunda da eleştirilerde bulundular. Öte yandan, bu olaylar üzerine yapılan yorumlar, Türkiye’deki siyasi ortamın gerginliğini ve sosyal medya üzerinden yapılan yorumların nasıl hızla yayıldığını gözler önüne serdi. Gerçekten de, Başbuğ’un bu paylaşımı, toplumsal kutuplaşmayı daha da artırarak, daha önce benzer görüşlerde olan gruplar arasındaki derin görüş ayrılıklarını ortaya koydu. Birçok kişi, sadece tutuklu öğrencilerin ve Mahir Polat’ın durumu üzerinden değil, aynı zamanda Türkiye’deki adalet sisteminin işleyişi ve siyasi baskıların etkileri üzerinden daha geniş bir sorgulama sürecine girdi. Bu durum, yalnızca siyasi figürlerin açıklamalarıyla değil, aynı zamanda protestolara katılan gençlerin ve toplumsal muhalefetin de etkisiyle daha geniş bir toplumsal hareketin parçası haline gelmeye devam ediyor. Üniversite öğrencilerinin gözaltına alınması ve tutuklanması, Türkiye’nin demokratikleşme süreci ve ifade özgürlüğü konularında yeni tartışmaları beraberinde getirdi.