Erdoğan’a Sert Eleştiri

Washington’dan Erdoğan’a Sert Eleştiri: “Siyasi Geleceğinden Emin Değil” Washington’dan Erdoğan’a Sert Eleştiri: “Siyasi Geleceğinden Emin Değil”ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, Türkiye’deki son siyasal gelişmeleri mercek altına aldı. Middle East Institute (MEI) için kaleme aldığı çarpıcı analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç ve dış politik hamlelerini hedef aldı. Türkiye’de iktidarın son dönemde izlediği politik çizgi yalnızca iç kamuoyunda değil, uluslararası sahnede de dikkat çekmeye devam ediyor. Bu kapsamda, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, “Türkiye’nin Stratejik Karmaşası” başlıklı analizinde, Erdoğan liderliğindeki yönetimin izlediği üç temel stratejik hedefe dikkat çekerek, sert eleştirilerde bulundu. Pearson’a Göre Erdoğan Yönetiminin Üç Temel Hedefi Pearson’ın analizine göre Erdoğan iktidarı, 2025 yılına yaklaşırken üç ana hedef doğrultusunda hareket ediyor: Muhalefeti susturma çabası: CHP’nin öne çıkan ismi Ekrem İmamoğlu’na yönelik suçlamalarla, Türkiye’de demokrasinin temellerini sarsma ve muhalefeti zayıflatma hedefi. DEM Parti ile stratejik iş birliği: Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzatma amacıyla, özellikle yeni bir anayasa değişikliği ya da erken seçim formülü üzerinden DEM Parti’yi koalisyon denklemine dahil etme planı. Suriye politikası ve Kürt etkisini kırma: Türkiye’nin Suriye’deki geçici hükümet üzerindeki nüfuzunu kullanarak, hem kuzeydoğudaki Kürt varlığını hem de Şam yönetimiyle Kürtler arasındaki olası uzlaşma sürecini sekteye uğratma arzusu. “Erdoğan Siyasi Geleceğinden Artık Emin Değil” Pearson, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası yapılan ulusal anketlerde CHP’nin açık ara önde çıkmasının, Cumhurbaşkanı Erdoğan için bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor: “İmamoğlu’nun siyasi sahneden uzaklaştırılması girişimi, Erdoğan’ın kendi siyasi geleceğinden artık emin olmadığını gösteriyor. Bu, demokratik muhalefeti bastırma çabasının son perdesidir.” Pearson’a göre Erdoğan’ın halk nezdindeki çekiciliği uzun süredir zayıflarken, demokratik muhalefet ise tam anlamıyla bastırılamadı. MHP, DEM ve AKP: Yeni İttifak Senaryosu 22 Ekim 2024 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ı parlamentoya davet etme girişimi de Pearson’ın analizinde dikkat çeken noktalar arasında. Pearson, bu hamlenin aslında AKP-MHP-DEM üçlü ittifakının zemini için atılmış bir adım olduğunu öne sürüyor. Bu olası ittifakın iki kritik senaryo doğurabileceğini belirtiyor: Anayasal boşluk üzerinden erken seçim kararı alınarak Erdoğan’ın tekrar aday olmasının önü açılabilir. Ya da üç partinin oylarıyla yapılacak bir anayasa değişikliği ile Erdoğan’ın mevcut görev süresi uzatılabilir. Her iki senaryoda da, DEM Parti’nin kilit konumda olduğunun altı çiziliyor. Suriye ve İsrail Gerilimi: Türkiye’nin Yeni Cephe Hattı Pearson, Türkiye ile İsrail arasında Suriye merkezli yeni bir gerilim hattının doğduğunu ileri sürüyor. Özellikle İsrail’in Kürt gruplarla kurduğu temaslar ve Suriye’deki askeri varlığı, Türkiye’nin bölgedeki planlarıyla çatışıyor. Bu durum, Ankara’nın yeni üs kurma planlarını tehlikeye atarken, Azerbaycan üzerinden yürütülen diplomatik görüşmelerde ABD’nin aktif bir arabulucu rolüne soyunduğu ifade ediliyor. S-400 ve F-35 Gerilimi Sürüyor Pearson’a göre Erdoğan, ABD’ye olası bir ziyaret gerçekleştirebilir. Bu ziyarette, Erdoğan’ın üç önemli beklentiyle Washington’a gideceği öngörülüyor: F-35 satışlarının yeniden başlaması: Erdoğan, Trump’ın desteğiyle S-400’leri elden çıkarmadan F-35 satışına onay almayı umut ediyor. Suriye politikası üzerinden pazarlık: SDG ile ABD’nin iş birliğinin sonlandırılmasını ve Türkiye’nin Suriye’de daha aktif rol almasını talep edebilir. İç siyasete karışmama beklentisi: Trump’ın Türkiye’deki demokratik gerilemelere sessiz kalmasını bekliyor. Fakat Pearson, ABD Kongresi’nin bu taleplere sıcak bakmadığını ve Türkiye’nin S-400’leri halen elinde tutması nedeniyle F-35’lerin satışının mümkün olmadığını vurguluyor. Trump’tan Erdoğan’a Övgü: “İyi Bir Lider” Pearson, tüm bu gelişmelere rağmen Washington’da Erdoğan hakkında hala olumlu söylemlerin dolaşımda olduğunu belirtiyor. Özellikle Trump’ın 16 Mart’ta Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinden sonra, özel temsilcisi Witkoff’un görüşmeyi “dönüştürücü” olarak nitelemesi ve 25 Mart’ta Trump’ın Erdoğan için “iyi bir lider” tanımını yapması dikkat çekiyor. Sonuç: Kırılgan Bir Denge Üzerinde Yeni Bir Dönem Pearson’ın analizi, Erdoğan iktidarının hem içerde hem dışarda yeni ve kırılgan bir denge kurmaya çalıştığını gösteriyor. Türkiye-ABD ilişkilerinde önümüzdeki haftalarda yaşanacak gelişmeler sadece iki ülke arasındaki dengeyi değil, aynı zamanda Orta Doğu’daki politik dengeleri de derinden etkileyebilir.