Kumpas Çöktü

tarihinde gönderilmiş tarafından
Diploma İptali Tartışması Büyüyor Diploma İptali Tartışması Büyüyor: Eski Hakim Dağdeviren’den Belgeli Müdahale.Türkiye siyasetinde son günlerde gündemi meşgul eden en çarpıcı gelişmelerden biri, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edilmesi oldu. Bu beklenmedik gelişme, yalnızca siyasi çevrelerde değil, hukuk camiasında da geniş yankı uyandırdı.Konuya dair önemli bir çıkış ise Eski Ağır Ceza Hakimi ve yeni avukat Levent Dağdeviren’den geldi. “Teknik Olarak Hiçbir Gerekçe Yok” İmamoğlu’nun eğitim geçmişine dair tartışmaların odağında, 1990 yılında Milliyet gazetesinde yayımlanmış bir üniversite ilanı yer alıyor. Tartışmaların alevlenmesi üzerine Avukat Dağdeviren, orijinal kaynağa ulaşma amacıyla kapsamlı bir saha araştırmasına girişti. Türkiye’nin dört bir yanındaki sahaflardan yardım alarak, 30 Temmuz 1990 tarihli Milliyet gazetesinin orijinal baskısını temin etti. Dağdeviren, ulaştığı ilanı kamuoyuyla paylaşarak, İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı dönemde yürürlükte olan kriterleri eksiksiz bir şekilde sağladığını savundu. Şöyle diyor: “Sayın İmamoğlu’nun diploması, şu anki yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildi. Ancak 1990 yılında yürürlükte olan kurallara göre bu yatay geçişte ‘YÖK tarafından tanınma’ gibi bir şart yoktu. Sadece öğrencinin derslerinin tamamını geçmiş olması yeterliydi. Sayın İmamoğlu da bu şartı sağlamış. Not ortalaması 62,5 olan 8 sayfalık transkriptiyle bu açıkça görülüyor.” “Bitmeyen Bir Kâbus İçindeyiz” Levent Dağdeviren, sürecin sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal güven açısından da ciddi tahribat yarattığını vurguluyor. İfade ettiği duygular, pek çok demokrat görüşlü yurttaşın ve hukukçunun hissiyatını yansıtıyor: “Bu yaşananlar biz hukukçular için sadece bir skandal değil, aynı zamanda mesleki bir travma. Türkiye’de artık kimsenin hukuki güvenliği kalmadı. Her an herkesin başına her şey gelebilir. Bu, bir hukuk devletinin temelinden sarsıldığı anlamına geliyor.” Yeni avukatlık ruhsatını henüz iki ay önce alan Dağdeviren, ruhsat töreninde yaptığı konuşmasında da bu kaygılarını dile getirdiğini hatırlatıyor ve şunları ekliyor: “Ben bu sürecin bu kadarını bile öngörememiştim. Oysa hukukçu olarak başımıza nelerin gelebileceğini az çok biliriz. Ama bu kadar keyfî bir uygulama, bu kadar geçmişe dönük ve hukuka aykırı bir müdahale, doğrusu tahmin edilemezdi.” “İlanın Aslı Bende” İmamoğlu, yatay geçiş yaptığı dönemde ilanda belirtilen koşulları karşıladığını defalarca dile getirmişti. Levent Dağdeviren’in ulaştığı 30 Temmuz 1990 tarihli ilan ise bu beyanları destekler nitelikte. Dağdeviren, belgeyi yalnızca dijital ortamdan değil, fiziksel olarak arayıp bularak sürecin manipülasyona açık hale gelmesini de önlemek istemiş: “Artık her şey dijitalde oluşturulabiliyor. Ama ben somut belgeye ulaşmak istedim. Elimde 30 Temmuz 1990 tarihli Milliyet gazetesinin orijinali var. Bu belge, Sayın İmamoğlu’nun o dönemin şartlarına göre doğru bir şekilde başvuru yaptığını ve kabul edildiğini kanıtlıyor.” Sadece Bir Diploma Değil, Hukukun Geleceği Tartışılıyor Diploma iptali meselesi sadece bir eğitim belgesiyle ilgili teknik bir mesele değil; aynı zamanda ülkedeki hukuk düzenine duyulan güvenin sınandığı bir dönüm noktası haline geldi. Dağdeviren’in açıklamaları, kararın geri planındaki muhtemel siyasi saiklerin sorgulanmasına neden oldu. Kamuoyunun büyük bir bölümü, “35 yıl sonra gelen bu iptal kararının zamanlaması tesadüf olabilir mi?” sorusunu tartışırken, hukuk çevreleri de sürecin şeffaflık ve yasal dayanak açısından ne kadar sağlıklı yürütüldüğünü sorguluyor. Sonuç Yerine: Bir Belge, Bir Gerçek, Bir Uyarı Avukat Levent Dağdeviren’in ulaştığı belge, yalnızca bir kişinin eğitim geçmişine dair değil, aynı zamanda Türkiye’de hukukun nasıl işlediğine dair güçlü bir gösterge. Bu tür örnekler, özellikle seçim arifelerinde alınan kararların toplumda nasıl yankı bulduğunu gözler önüne seriyor. Özetle, Dağdeviren’in ifadeleri ve sunduğu belgeler ışığında, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali süreci, yalnızca bir bireyin değil, bir ülkenin hukuk sistemi açısından da bir sınav niteliği taşıyor.

 

Sayfalar: 1 2